Alfabedeki harflerin çoğu birbirine kırgın olmalı ki, yazmaya çalıştığım kelimeler
biraraya gelmiyor. Ya da zihnim elime hükmediyor olmalı ki, yorgun
harfler elele tutuşuyor. Yoksa gönlümün oluşturduğu sinerji mi anlamı
hüzün yüklü sözcükleri oluşturuyor...
Beni bağışla aşkım, aşkımı hoşgör artık
Beni hoşgör, beni bağışla, seni seviyorum.
Yolsuz yordamsız bir kuş gibi öksendeyim
Yüreğim tir tir, örtüsünden kurtulmuş
Şimdi yoksul, şimdi çırılçıplak, şimdi soyunuk
Acını esirgeme benden, ko sarınsın yüreğim
Ko giyinsin, ko kuşansın, ko örtünsün. Sonra
Beni bağışla aşkım, beni hoş gör, seni seviyorum.
Eğer bir lokmacık bile sevemezsen beni,
Hiç mi hiç sevemezsen eğer
Acımı bağışla, beni hoşgör, seni seviyorum.
Bana öyle eğri bakma, ırak durma ellerden
De, kuytuma çekilirim, de karanlığa kavuşurum
Sımsıkı tutarım ellerimle utancımı
Sarıp sarmalarım, dürüp bükerim
O an yüzün eğ benden aşkım, kaçır benden
Beni hoşgör, beni bağışla, seni seviyorum
Gün gelir, hayalin erişir karanlık yiter
Meyil verirsin bana, gün gelir
Şimdi çaresizim, yalnızım, kolum kanadım kırık
Beni bağışla aşkım, beni hoşgör, seni seviyorum
Seni seviyorum, yüreğim mutluluk selinde
Kapıp koyveriyor kendini gurbetlere varıyor
Gülme bu korkulu gidişime, gülme bağışla aşkım
Bir zamanlar sıkılarak söylediğim, utanıp söyleyemediğim kelimeleri cümleleri ağzımdan çikmaya çalısırlarken geri gönderiyorum kelepçeliyorum yüreğime... Önceleri o kadar masum ve ürkeklerdi ki bulamıyorlardı çikis yolunu... Ya simdi, çıkmak için parçalıyorlar içimi, çığlık çığlığa haykırıyorlar...
İçlerinden biri: " BITANEM! nolur gitme aşabiliriz engelleri, savaşabiliriz hayatla sen olduktan sonra yanımda kaya gibi sağlam dururum olumsuzluklar karşısında...Bırakıp gitme beni, sebepsiz biçare koyma beni! Bakma sen bu ne dediğini bilmez agızdan çıkanlara, aklın esiri olmuş. Ah bir kıra bilsem şu kelepçeleri çıkarım o zalim agızdan, dökülürüm dudaklardan... Ama bitanem kırılmıyor; madeni sevgi" Diğeri feryadı figan eder: "AŞKIM! Hani çok seviyorduk... Hani ay ışığındım senin... Sevmiyor musun artik beni tükendi bitti mi aşkın? Yok mu aşk dedikleri, yalan mı? Yalan olan kelam ile mi isimlendirdin beni? Hiç mi sanşımız yok, tek çikar yol teslimiyet mi? Gerçekler mi diyorsun; aşkın gözü körse nasıl grüyorsun gerçekleri??? Ya aşık değilsin ya da çok özel ender bir aşka sahipsin? Hangisi söyle bu sefer susma! Aşkım duy beni! Sende kelepçeleme kalbine içindekileri...Birak çıksınlar bitirsinler bu kabusu, rüyamıza geri dönelim, gerçege dönüşmesi için dağları delelim çölleri geçelim"
Biri ise parçalar kendini: GÖZÜMÜN NURU! Nereye gidiyorsun? Karanlıklara mi gömeceksin beni, batma vaktin mi geldi? Başka dünyalara doğmaya, hayat kaynağı olmaya,nur olup gözlerden taşmaya mi gidiyorsun? Ya bu yaşlı gözleri düşünmez misin, nurunu kaybederse karanlıklara bürünmez mi? inanma sen ağlamıyorum diyen dudaklara, yaşlarla ıslanırken sana yalan söylüyor...gitme nolur beni ağma bırakma, seni göremeyen gözlerim görmesin kimseleri! Gitme nurum gitme"
Bir digeri sessizce ağıtlar yakar: "KALBIMIN FATIHI! Mademki fethettin, açabildin bu kalbin kapılarını şimdi niye bırakıp gidiyorsun? Fetih umduğun gibi değil mi yaşayamaz misin bu kalpte, sana layik degil mi? Sonsuza kadar sahibi olamaz mısın? Tahtını boş bırakıp gidecek misin? Keşiflere çıkıp fethedilecek yeni kalpler peşine mi düşeceksin? Illa da gideceğim diyorsan, açtığın kapıları kapa da öyle git...Kalbimi geldiğindeki gibi bırak yapabilir misin? Sökebilir misin kök salmış sevgini? Kırmadan çıkabilir misin küçücük kalbimden dünyalara sığmaz aşkını? Sana ve bana ait olanları ayırt edebilirsen al git seninkileri... Ama ayıramazsın, senin kalbin benimkiyle tamam olmuş benimki senin kalbinle... Hadi geri ver içinde sen olmayan kalbimi"
Içlerinden biri dimdik ayakta, gözleri kara: "IMKANSIZIM! ben sana zaten imkansızım demişim uzun süredir gidişini bilmekteyim ama bu kadar ani olacağını, ayrılığın kapımızı bu denli erken çalacağını idrak edemedim belkide etmek istemedim...Demek ki o kara gün geldi, gündüzlerde geceye ilhak olacak... Merak etme, bilirsin severim geceleri.. Senin yokluğun çokda acıtmaz beni.. Ayni gökyüzünün altındayız diye ayla yıldızlarla sana ne selam yollayacağım nede yanağına buse konduracağım...Sabahları senin günaydın mesajların olmayacak ama uykumu almış olarak uyanacağım.. Günaydın diyeceğim biri olmayacak belki ama aynaya bakıp GÜNAYDIN YÜREKSIZ MELEK diyeceğim... Anlatmak istediğim kaybettiğim kadar kazançlıyımda bu ayrılıktan... Ben sensiz olmasını da bilirim öncesinde yoktun zaten hiç gelmemiş bu yüreğe girmemiş yüreğimi söküp gitmemiş kabul edeceğim... Ben yüreksiz yaşamasınıda bilirim ruhum yeter bana AL GIT YÜREĞIM HATIRA OLSUN BENDEN SANA...